Sıvı Demokrasi

[English]
[Substack]

Parlamentolar gibi karar alma organları başta olmak üzere demokratik kurumlara duyulan güven dünya genelinde azalıyor. Bu değişim sola, sağa, herhangi bir partiye veya ideolojiye özgü bir durum değil. Acaba vatandaşlar kurumsal süreçlere daha doğrudan ve görünür bir şekilde etki etme olanağına sahip olsalar bu durum kamu güvenini yeniden sağlayabilir mi? Bunu nasıl gerçekleştirebileceğimize bir bakalım.

“Parlamento” dendiğinde aklımıza gelen, seçilmiş temsilcilerin bir araya gelip kararlar aldığı kurumlar, temsilî demokrasi olarak adlandırılan bir sistem kullanırlar. Bu sistemin olumlu ve olumsuz yönlerine bir göz atalım:

Seçim sistemlerini bir spektrum olarak düşünüp bir ucuna temsilî demokrasiyi koyarsak spektrumun diğer ucunda doğrudan demokrasi yer alır. Temsilî demokraside bir parlamento tarafından alınan her karar, doğrudan demokraside ulusal bir referandumla belirlenir. Doğrudan demokrasinin olumlu ve olumsuz yönlerine bir göz atalım:

Görüyoruz ki, hem temsilî demokrasinin hem de doğrudan demokrasinin avantajları var ama azımsanamayacak dezavantajları da var. Örneğin temsilî demokraside bir vatandaşın seçimler arasında görüşlerini ifade etmesinin zor olduğunu gördük. Bu durum demokratik karar alma organlarına duyulan güvenin azalmasını kısmen de olsa açıklayabilir mi?

Sıvı demokrasi, temsilî demokrasi ile doğrudan demokrasi arasında ilginç bir orta yol. Sıvı demokrasinin her kaynakta farklı tanımlandığını görürsünüz. Hem tanımlar farklı hem de dondurmanın çeşitleri gibi farklı farklı çeşitleri var. Bu yazıda işi çok karmaşıklaştırmayalım, sıvı demokrasinin özündeki fikri iyi anlatan basit bir sistem üzerinden gidelim. Bu sistemde vatandaşlar şu an olduğu gibi parlamento için temsilciler seçiyorlar ama her vatandaş ek olarak temsilcisinin parlamentodaki oylarının kendisine tekabül eden kısmını değiştirme seçeneğine sahip. Örneğin her temsilci 100.000 kişiyi temsil ediyorsa bir vatandaş temsilcisinin oyunun 1/100.000’ini değiştirme hakkına sahip. Parlamento kararları, her bölgenin “evet” ve “hayır” oylarının ayrı ayrı toplanıp karşılaştırılmasıyla veriliyor. Eğer bir temsilci “hayır” oyu verir fakat temsil ettiği insanların %20’si “evet” yönünde oy kullanırsa o bölgenin oy toplamına katkısı 0,8 “hayır” ve 0,2 “evet” olur. Bu sistemin etkilerini tahmin edelim:

Sıvı demokrasinin çok güzel bir özelliği, modüler (birimsel) bir sistem olması. Mevcut seçim sistemlerinde büyük değişiklikler yapmadan sıvı demokrasiyi onlara entegre edebiliyoruz. Örneğin yukarıda tarif ettiğim sıvı demokrasi sistemi temsilcilerin nasıl seçildiğinden tamamen bağımsız bir sistem. Sadece parlamentodaki oylarla ilgileniyor, temsilcilerin seçilmesini başka bir sisteme bırakıyor. Ancak bu sistem her vatandaşın parlamentoda kim tarafından temsil edildiğinin bilindiğini ve bu temsilin tek bir kişi tarafından yapıldığını varsayıyor. Bu varsayım yalnızca tek isimli tek turlu çoğunluk yöntemini kullanan ülkelerde (Birleşik Krallık gibi) geçerli. Oransal temsil yönteminin kullanılıyor olması durumunda tarif ettiğim sistemin uygulanabilmesi için küçük de olsa bazı değişikler yapılması gerekir.

Sıvı demokrasi ile ilgili başka gözlemler:

Sıvı demokrasi çevrimiçi oy verebilmeyi gerektirir

Bir parlamento her yıl yüzlerce yasa tasarısı oylar. Estonya’nın parlamentosu olan Riigikogu’nun oy takvimine bir bakın. Her vatandaşın bu oylamaların her birine katılma hakkına sahip olmasını istiyorsak çevrimiçi oylama dışında bir seçeneğimiz yok. Dünyanın dört bir yanında şu an zaten kullanımda olan oylama makinelerini değil, telefonunuzdan/bilgisayarınızdan oy kullanmayı kastediyorum. Çevrimiçi oylama dışında hiçbir yöntem sıvı demokraside ihtiyaç duyulan hıza ulaşamıyor.

Çevrimiçi oylamayı destekleyenler bu hızdan (ve verimlilikten ve rahatlıktan) hep bahsederler. Evinizden (hatta yatağınızdan) oy verebilirsiniz, ayrıca ülke her seçimde X para birimiyle Y milyon tasarruf sağlar. Birçok insan bu argümanları yeterli bulmuyor ve bence bazı açılardan haklılar. Siber saldırı diye bir şey var malum, ona ne olacak? Peki oyumun sayıldığını nasıl doğrulayacağım? Bu konuları birçok insanla konuştum. İnsanlar çevrimiçi oylamaya sıcak bakmaya ancak sıvı demokrasi için bir zorunluluk olduğunu öğrendikten sonra başlıyorlar. Yeni bir teknoloji çıktığında sadece eski sistemleri nasıl iyileştirebileceğine odaklanmamalıyız, bu teknolojinin mümkün kılabileceği yeni sistemleri de düşünmeliyiz.

Çevrimiçi oylamaların düzenlenebilmesi için sağlam bir teknolojik (özellikle kriptografik) altyapıya ihtiyaç var. Size iyi bir haber vereyim, bu altyapının nasıl kurulabileceğini biliyoruz. Güvenli, esnek ve sonuçları doğrulanabilir bir çevrimiçi oylama sistemi kurma bilgisine sahibiz.1 Bana güvenmek zorunda değilsiniz, Josh Benaloh’un söylediklerine de bir göz atın ("… end-to-end verifiability is ready to go now"). Çevrimiçi oylama sistemlerini bazı ülkeler şu an kullanıyor (örneğin Estonya). Çevrimiçi oylama sistemlerinin mevcut oylama sistemleri ile nasıl entegre edilebileceğini de biliyoruz (kağıdı damgalayarak oy vermenin bitmesi gerekmiyor, bitmesin zaten). Elbette, her zamanki gibi, değişim zaman alacak, bazı sorunlar çıkacak ve tartışmalar olacak. Bunların hepsi doğal. Ama görünen o ki buradaki bilinmeyen gerçekleşip gerçekleşmeyeceği değil, ne zaman gerçekleşeceği.

Bu yazıda çevrimiçi oylama sistemlerinin arkasındaki teknolojiye değinmeyeceğim. Konuyu çok dağıtmak istemiyorum.

Sıvı demokrasinin sınırları

Parlamentodaki temsilcilerin aldığı kararlarla başladık, acaba başka kararlar için de mi sıvı demokrasiyi kullansak? Örneğin bir yargıç, merkez bankası yöneticisi veya ordudaki bir general? Bunun yanlış bir karar olacağını düşünüyorum. Parlamentodaki bir temsilci nüfusun belirli bir kısmını temsil etmekten sorumludur. O koltuğa kendi görüşlerinin halkın görüşleri ile benzer olmasından dolayı seçilir, bir “halkı temsil etme uzmanı” olduğu için değil (böyle bir şey olduğunu sanmıyorum). Yani temsilciler vatandaşların görüşlerinin bir ortalaması gibi. Sıvı demokrasi de diyor ki, madem halk teknoloji sayesinde görüşlerini doğrudan ifade etme olanağına sahip, bu fırsatı değerlendirmekten zarar gelmeyebilir.

Bu mantık birçok kamu görevlisi için geçerli değil. Bir general, savaşta alacağı kararlar halkın alacağı kararlar ile benzer olduğu için değil, savaş konusunda bir uzman olduğu için o göreve gelir. Benzer şekilde, yargıçlar ve merkez bankası yöneticileri de kendi alanlarında uzman oldukları için o görevleri hak ederler. Eğer vatandaşlar uzmanların kararlarını değiştirirlerse işler muhtemelen kötüye gider. Yalnız, bahsettiğim kararların uzmanların görevlerini yerine getirirken verdikleri kararlar olduğunu belirteyim. Uzmanların o makamlara getirilip getirilmeyeceği yine (genellikle bir parlamentoda) bir oylama ile belirlenir. Örneğin ABD Yüksek Mahkemesi yargıçları. Bu tür oylamalar gereklidir ve uygundur.

Ayrıca sıvı demokrasi yalnızca seçeneklerin net olduğu kararlarda kullanılabilir. Bir başbakan veya devlet başkanı her gün birçok küçük ve olası seçeneklerin ifade edilmesinin zor olduğu kararlar alır. Oysa parlamentoda düzenlenen oylamalar seçeneklerin çok net olduğu oylamalardır.

Yani eğer bir gün sıvı demokrasiyi kullanma kararı verilirse çok da abartmamak lazım. Parlamentodaki temsilcilerin aldığı kararlar için düşünülebilir ama onun ötesi çok olur.

Önümüzdeki adımlar

En iyisi küçük adımlarla başlamak. Eğer sıvı demokrasiyi kullanma kararı verilirse önce denemeler yapılır, bu denemeler küçük ve bölgesel karar alma organlarında gerçekleşir. Veri toplanır, geri bildirimler gelir. Eğer beğenilirse bir üst seviyeye çıkılır. Genel seçimlere çok sonra geçilir.

Sıvı demokrasiyi kullanmaya yukarıda tarif ettiğim gibi basit sistemlerle başlamak bence en iyisi. Basit sistemler beğenilirse o zaman daha karmaşık sistemler tabi ki denenebilir.


  1. Geçmişteki başarısızlıklar hep ya yazılımdaki hatalardan ya da sistem tasarlanırken yapılmış olan yanlış varsayımlardan dolayı yaşanmış. ↩︎